Çocuklar 3-4 yaşına geldiklerinde diş fırçalamaya başlamalıdır
Diş fırçası normal olarak günde üç kere kulanılmış ise altı ayda bir değiştirlmelidir.
Antibiyotik kullanımı bir tedavi yöntemidir ve bu tedaviye doktor karar vermelidir, danışılmadan kullanılmamalıdır.
Ağız içindeki tedaviler anestezi sonrasında (uyuşturma ile) tamamen acısız ve ağrısız olarak gerçekleştirilir.
Doğru ellerde, doğru yöntemlerle yapıldığında herhangi bir zararı yoktur.
Kesinlikle hayır. Ağrının sebebi çürük ise kanal tedavisi veya dolgu ile diş kurtarılmaya çalışılmalıdır.
Her kırık diş çekilmez, değişik tedavi yöntemleri ile (dolgu veya kaplama) diş kurtarılabilir.
Estetik çok geniş kapsamlı bir kavramdır, lamine kaplamalar beklentilerimize en uygun olarak dişlerin küçültülmesine gerek kalmadan yapılabilir.
Uzmanlar tarafından dokuların dinlenmesi için protezlerin tüm gün ağızda durmaması tavsiye edilmektedir, isteğe bağlı olarak protezin çıkarılması gündüz veya gece olabilir.
Protez kullanmak çok kolay bir olay değildir, ağızda hareketsiz durması zordur, bu sebeple ağızda kalan her diş protezi tutarak protezin oynamasını engelleyeceğinden tüm dişleri çektirmek kesinlikle tavsiye edilmez.
Her yirmi yaş dişi çekilmez, diş tam olarak çıkmışsa ve çürük yoksa çekilmesine gerek yoktur.
Bir miktar beyazlatır, fakat bu tür bir temizleme dişlerde aşınmaya sebep olur
Dişlerimizde doğadaki her cisim gibi kırılabilir bu sebeple kabuklu yemişleri dişle kımak tavsiye edilmez
Çekim sonrası, çekilen dişe komşu dişler bu boşluğa doğru hareket ederler ve diş dizisi bozulur, bu sebeple bu boşluğun köprü veya implant (kemiğe vida) ile restore edilmesi gerekir.
Hekim kontrolünde yapılan beyazlatma yöntemleri kalıcıdır. Dışarıdan alınarak uygulananlar zamanla geri dönen, geçiçi diş beyazlatma yöntemleridir
Tavsiye edilen hamilelikten önce dişhekimine gitmektir. Hamileliğin ilk ayı ile son üç ayında uyuşturucu yapmadan diş tedavileri yapılması tavsiye edilir. Hamilelik sırasında gerekirse acil tedaviler uygulanmaktadır.
Bunun bir periodu yoktur. Çünkü muayeneler ve kontroller arası geçirilen sürede amaç dişleri ve ağız dokularını temiz tutmaktır. Bunun yerine 6 ayda bir hekim kontrolü daha uygun bir öneri olacaktır.
Diş macunu konusunda bir hekimin herhangi bir markaya angajmanı etik olmayacaktır. Zaten önemli olanda hangi macunla temizlik yaptığınız değil, mekanik temizlik prosedürlerini ne ölçüde yerine getirdiğinizdir. Hekimiminizin size marka önermemesi size bir şey kaybettirmeyecektir. Bilinen herhangi bir macun işinizi görecektir. Zira su ile yapılan fırçalamalar bile önemli ölçüde yeterlilik gösterebilir. .
Dişlerinizi temiz tutmak için klasik yöntemler dışında başka bir yönteme gerek yoktur. Hatta karbonat yada tuz gibi aşındırıcı maddelerin yanlış kullanımı, dişsel aşınmalara yada travma kaynaklı diş eti çekilmelerine sebebiyet verebilir. Uygun bir diş fırçası ve diş macunu ile yapacağınız metodik bir fırçalama alışkanlık haline getirilebilirse, bir diğer ispatsız yönteme gerek kalmayacaktır.
Dişeti hastalıkları, kısaca dişi çevreleyen dokuların iltihabı olarak kabul edilir. Genellikle ağrı vermezler. Bu da; kişinin dişeti hastalığının farkına geç varmasına sebebiyet verir. Bu yüzden bu hastalığa sinsi bir hastalık dersek yerinde olur. Sağlıklı dişeti gül kurusu pembe renkte, diş üzerine sıkı sıkıya yapışık ve bıçak sırtı gibi keskin sonlanan, kanamasız ve şişkin olmayan yapıdadır. Sağlığın bozulması ile öncelikle renk kırmızımsılaşır, diş eti hafif şişkinleşir ve diş üzerindeki sıkı sıkıya tutunma özelliğini yavaş yavaş kaybeder. Diş üzerindeki tutunma bölgeleri bıçak sırtı formundan uzaklaşır. Ağız kokusu oluşmaya başlar ama herşeyden önemlisi fırçalarken ve /veya tükürürken yada sert bir gıda ıssırırken kanama baş gösterir. O vakit hastanın yapması gereken, derhal bir diş hekimi yada bir dişeti uzmanı ile kontakt kurmaktır. Aksi takdirde geri dönüşümsüz sonuçlar oluşabilir ve bu durum hastayı ve hekime güç durumda bırakır. Unutulmamalıdır ki dişi ağızda tutan, onu çevreleyen destek dokulardır. Destek dokuların kaybı dişin kaybı demek olacaktır.
1-İçten gelen renklenmeler: Travma, uygun yapılmayan kanal tedavileri, amalgam dolgular, çocukluk dönemindeki süt dişi iltihaplanmaları, tetrasiklin lekelenmeleri, aşırı flor alımına bağlı renklenmeler.
2-Dış faktörlere bağlı lekelenmeler: Ağız hijyeni iyi olmayan hastalarda görülen renklenmeler, sigara, tütün, puro renklenmeleri, uzun süre "klorheksidin" gargaralarını kullananlarda sarı-kahverengi lekeler, yaşlanmayla beraber görülen lekelenmeler.
- Biyolojik yaşlılık: Bu etkili bir faktördür, tek başına etkili değildir. .
- Sistemik hastalıklar: Romatizmal hastalıklar(Sjogren's sendromu), Bağışıklık sistemi hasarı (AIDS),
- Hormonal bozukluklar (Şeker hatalığı), Nörolojik bozukluklar (Parkinson) .
- Çiğneme kabiliyetinin azalması: Eğer beslenme alışkanlıklarınızda sıvı ve yumuşak gıdalar ağırlıktaysa çiğneme fonksiyonu azalır. .
- Tükürük bezlerinin cerrahi olarak çıkarılması .
- Radyoterapi: (Radyasyon tükürük bezlerinde kalıcı hasar yapar) .
- İlaçlar: (400'ün üstünde ilaç türü ağız kuruluğu yapar: dekonjestanlar, diüretikler, tansiyon ilaçları antidepresanlar, antihistaminikler) . Kafein ve alkol tüketimi
Ayrıca randevu formumuzu doldurarak da randevu taleplerinizi bize iletebilirsiniz: